+
----
-M.Ö. 469-399 yillari arasinda yasamis olan ünlü Yunanli düsünür. Platon'un hocasi olan Sokrates, yazili hiçbir sey birakmamis, tüm zamanini özellikle gençlerle felsefe tartisarak geçirmistir. Görüsleri, tartismalari yeni iktidarin temsilcileri tarafindan begenilmeyen Sokrates, 'yeni tanrilar icad ettigi, görüs ve tartismalariyla, gençleri bastan çikardigi' gerekçesiyle ölüme mahkum edilmistir. Sokrates'in felsefedeki ve felsefe tarihindeki önemi, onun bilinçli ve ahlaki kisiligin bulundugu yer olarak ruh kavramini bulmus olmasindan kaynaklanir; felsefenin merkezine insani geçiren, insanin kendisiyle, evrenle ve toplumla olan iliskisinin ne oldugunu ve ne olmasi gerektigini arastiran, insan yasaminin kisisel, toplumsal ve ahlaki boyutunu ön plana çikaran Sokrates, insanlara özsel bilesenlerinin ruh oldugunu, onlarin ruhlarina özen göstermeleri gerektigini anlatmaya çalismis, bu düsüncesini ifade etmek, onu eylemleriyle somutlastirmak için de, yaz kis çiplak ayakla ve ince bir entariyle dolasmistir. Fizigi itibariyle çirkin biri olan Sokrates, insanlarin yüzlerini ve fiziki yapilarini degistiremeyeceklerini, fakat ruhlarini ve karakterlerini degistirip gelistirebileceklerini belirtmistir. Buna göre, Sokrates, felsefesinde herseyden önce, insanin dogasi, ihtiyaçlari, amaçlari ve degerleri üzerinde durmus, neyin onu tamamlayacagini arastirmistir. O, ayni çerçeve içinde, dilin dogasiyla ilgilenmis ve düsünme, anlam, mantik ve tanim konusunu ele almistir. Yasadigi dönemde yogun bir kavram kargasasinin hüküm sürdügünü, bunun ahlak alanini da kapsadigini düsünen Sokrates, bilgeligin, adaletin, cesaretin, v.b. anlaminin ne oldugu bilinmedikçe, bilgece, adil ya da cesurca eylemekten söz edilemeyecegini iddia etmistir. Çünkü ayni sözcükleri ya da kavramlari kullanan insanlar, bu sözcük ya da kavramlarla farkli seyleri kastediyorlarsa eger, Sokrates'e göre, bu, insanlarin anlastiklarini sanarak anlasmadan konustuklari anlamina gelir ve sonuç, kargasadan baska hiçbir sey olmaz. Kargasa, Sokrates'e göre, hem entelektüel ve hem de ahlaki yönden olur. Ona göre, entelektüel olarak sözcük ve kavramlari, sizin kullandiginiz anlamdan farkli bir anlamda kullanan biriyle tartisarak, bir kavga disinda, hiçbir yere varamazsaniz ve ahlaki olarak da, söz konusu sözcükler ahlaki fikirlere karsilik geldigi zaman, sonuç bir anarsiden baska bir sey olmaz. Sokrates iste bu kargasayi sona erdirmek, insanlara ahlaki gelismelerinde yol göstermek için, bir tartisma ve ögretim yöntemiyle, bir tanim yöntemi gelistirmis ve tartismalariyla, evrensel degerlerin özünü ve gerçek anlamini ortaya koymaya çalismistir.
----
-M.Ö. 469-399 yillari arasinda yasamis olan ünlü Yunanli düsünür. Platon'un hocasi olan Sokrates, yazili hiçbir sey birakmamis, tüm zamanini özellikle gençlerle felsefe tartisarak geçirmistir. Görüsleri, tartismalari yeni iktidarin temsilcileri tarafindan begenilmeyen Sokrates, 'yeni tanrilar icad ettigi, görüs ve tartismalariyla, gençleri bastan çikardigi' gerekçesiyle ölüme mahkum edilmistir. Sokrates'in felsefedeki ve felsefe tarihindeki önemi, onun bilinçli ve ahlaki kisiligin bulundugu yer olarak ruh kavramini bulmus olmasindan kaynaklanir; felsefenin merkezine insani geçiren, insanin kendisiyle, evrenle ve toplumla olan iliskisinin ne oldugunu ve ne olmasi gerektigini arastiran, insan yasaminin kisisel, toplumsal ve ahlaki boyutunu ön plana çikaran Sokrates, insanlara özsel bilesenlerinin ruh oldugunu, onlarin ruhlarina özen göstermeleri gerektigini anlatmaya çalismis, bu düsüncesini ifade etmek, onu eylemleriyle somutlastirmak için de, yaz kis çiplak ayakla ve ince bir entariyle dolasmistir. Fizigi itibariyle çirkin biri olan Sokrates, insanlarin yüzlerini ve fiziki yapilarini degistiremeyeceklerini, fakat ruhlarini ve karakterlerini degistirip gelistirebileceklerini belirtmistir. Buna göre, Sokrates, felsefesinde herseyden önce, insanin dogasi, ihtiyaçlari, amaçlari ve degerleri üzerinde durmus, neyin onu tamamlayacagini arastirmistir. O, ayni çerçeve içinde, dilin dogasiyla ilgilenmis ve düsünme, anlam, mantik ve tanim konusunu ele almistir. Yasadigi dönemde yogun bir kavram kargasasinin hüküm sürdügünü, bunun ahlak alanini da kapsadigini düsünen Sokrates, bilgeligin, adaletin, cesaretin, v.b. anlaminin ne oldugu bilinmedikçe, bilgece, adil ya da cesurca eylemekten söz edilemeyecegini iddia etmistir. Çünkü ayni sözcükleri ya da kavramlari kullanan insanlar, bu sözcük ya da kavramlarla farkli seyleri kastediyorlarsa eger, Sokrates'e göre, bu, insanlarin anlastiklarini sanarak anlasmadan konustuklari anlamina gelir ve sonuç, kargasadan baska hiçbir sey olmaz. Kargasa, Sokrates'e göre, hem entelektüel ve hem de ahlaki yönden olur. Ona göre, entelektüel olarak sözcük ve kavramlari, sizin kullandiginiz anlamdan farkli bir anlamda kullanan biriyle tartisarak, bir kavga disinda, hiçbir yere varamazsaniz ve ahlaki olarak da, söz konusu sözcükler ahlaki fikirlere karsilik geldigi zaman, sonuç bir anarsiden baska bir sey olmaz. Sokrates iste bu kargasayi sona erdirmek, insanlara ahlaki gelismelerinde yol göstermek için, bir tartisma ve ögretim yöntemiyle, bir tanim yöntemi gelistirmis ve tartismalariyla, evrensel degerlerin özünü ve gerçek anlamini ortaya koymaya çalismistir.